8 Temmuz 2025 Salı

"BEKLE BENİ"

Sabahları erken uyanıyor artık.

Oğlan, demek istiyorum.

Beş yaşına girmek üzere.

Ama uyanışı hâlâ bebekliğinden kalma;

gözlerini açarken kaşlarını çatıyor,

önce yorganın ucunu arıyor parmaklarıyla,

sonra bir şey demeden doğruluyor.

Geceden kalma bir sessizlikle.

Ben ondan biraz sonra kalkıyorum genelde.

Mutfağa girip su ısıtıyorum,

Yumurta koyuyorum küçük cezveye.

İçeriye dönerken o zaten uyanık.

Ağlamıyor artık.

Ama öyle bir “anne” diyor ki,

sanki yıllardır aynı odada uyumamışız gibi.

Cam buğuluysa,

havanın soğuduğunu anlıyorum.

Bir bakıyorum, pencerenin önünde parmak izleri hâlâ orada.

Silmemişim.

Büyüme belirtileri bazen çok küçük yerlerde birikiyor.

Dün, yere oturmuş arabalarını diziyordu.

Beni fark etmeden,

kendi kendine konuşuyordu:

"Annem eskiden bebekken mi doğdu acaba?"

Gülmekle ağlamak arasında bir çizgi var;

annelik, o çizginin üstünde dengede durma hali.

Bazen saçlarını okşarken

onun değil de kendi çocukluğumu teselli ediyorum sanki.

Dizimi kanattığım, kalem kutumu kaybettiğim,

babamın geciktiği tüm akşamlarda

bir yerim hep eksik kalmış.

Oğluma sarılırken

o eksiklikleri yavaş yavaş dolduruyorum.

O zaman tam oluyorum.

Hiçbir şey tam olmazdi aslinda ama artik tamamlanıyorum.

Geçenlerde dışarı çıkarken "beni bekle" dedi.

Yalın bir cümle.

Ama içimde öyle bir yankı yaptı ki.

Yıllardır kimse benden öyle safça bir şey istememişti.

“Beni bekle.”

Sanki koşturmacami fark etmiş de,

elinden gelen tek şey bu cümle olmuş gibi.

Yumurta kaynadı.

Suyu taştı.

Temizlerim birazdan.

Zaten her şey biraz taşıyor bu ara.

Sabırdan, sevgiden,

kırgınlıktan, uykusuzluktan.

Bir annenin günlüğü bunlardır ya çoğu zaman.

Oğlum bugün beş yaşına giriyor.

Ben de.

Çünkü onun doğduğu gün

ben de ilk defa “anne” oldum.

Ve bu, başka hiçbir şeye benzemez.

Belki bir gün okur bunları.

Ya da hiç okumaz.

Ama bilsin isterim:

Ben onu en çok

sessizce oynarken izlediğimde sevdim.

Bir de,

“beni bekle” dediği sabah.


Annen❤️

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder